Anne ÇocukHamilelik

İnançlı Aileler, İnatcı Doktorlar, Mucize Bebekler

Mucizelere inanın ve sakın pes etmeyin

Başlarken… Aslında tüp bebek tedavisinde son mucize mikroenjeksiyon (seçilmiş sağlıklı bir spermin, yine seçilmiş sağlıklı bir yumurta içerisine enjekte edilerek, vücut dışında döllenmenin sağlanması) yöntemi. Ondan sonra ortaya çıkan tüm yöntemler, bazı çiftlerin tedavisini etkilemekle birlikte geneli etkilemeyen yan uygulamalar. Bilim dünyası başarı şansını artırabilmek için durmadan çalışmaya devam ediyor. Yüzde 100 başarı vaat etmese de şansınızı etkileyebilecek seçenekleri bilmekte yarar var.

Ancak bir bebek sahibi olabilmek için tıbbın kullandığı yöntemlerin dışında işin duygusal yönü de çok önemli. Vazgeçmeyenlere, pes etmeyenlere baktığınızda anne, baba olmayı yürekten istediklerini, bunun için bir savaşçı gibi mücadele ettiklerini görüyorsunuz. Bu yüzden bu yazı dizisinde size tüp bebek tedavisinde yürütülen yöntemlerin yanı sıra başarıya ulaşan zor vakalarda savaşın nasıl kazanıldığını anlatacağız…

Bir bebek dünyaya getirmek bazıları için çok kolay olabilir. Ancak herkes için aynı sözleri söylemek mümkün değil. Yazı dizisi boyunca laboratuvarlarda sabahlayan hekimlerin, embriyologların; çevrelerine laf yetiştirmenin yanı sıra ömürleri buruklukla ağlayarak geçen anne-babaların nasıl topyekün bir savaş verdiklerine, bir mucizenin nasıl hayat bulduğuna siz de tanıklık edeceksiniz.

İnançlı ailelerin, inatçı doktorlarla bir araya geldiklerinde yeni bir hayatın nasıl başladığını göreceksiniz.

Savaşı kazananların savaşa devam edenlere örnek olmasını umduğumuz yazı dizisi

boyunca tüp bebekle ilgili merak ettiğiniz sorularınız varsa e-posta ile bize ulaştırmanız yeterli. Uzman doktorlarımız sizin için cevaplayacaklar…


Mucizelere inanın ve sakın pes etmeyin

Alman Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Direktörü Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, 20 yıldır infertilite (kısırlık) ile mücadele ediyor. Prof. Bahçeci’ye göre başarıda en büyük ölçüt, iyi bir organizasyon ve çok çalışmak. Bahçeci tüp bebek tedavisinin püf noktalarını anlattı

Tüp bebek tedavisi anne, baba ve doktordan oluşan çekirdek grupla mı yürütülmeli mi?

Eşlerin en büyük problemi muayene odası veya ofise iki kişinin dışında 5-6 kişiyle girilmesi. 20 yıldır, tek bir prensibimden vazgeçmiyorum. Muayene odasına sadece karı-kocayı alırım. Üçüncü şahıslarla ne telefonla görüşürüm, ne de muayene odasına alırım.

Tüp bebek merkezlerinin büyümesi avantaj mı?

Mutfak artık birçok uzmanlık alanına ayrıldı. Önemli olan tüm hekimleri bir orkestra gibi organize etmek, çalıştırmaktır. Ben de mutfaktan hiçbir zaman ayrılamıyorum.

Çiftler ne zaman klinik değiştirmeyi düşünmeli?

Birinci denemeden sonra siz ne kadar uğraşırsanız başarısızlık yaşanabiliyor. Burada merkez değiştirmeyi doğru bulmuyorum. Her defasında başka bir merkeze gitmek de hastayı yoruyor. Ama iki üç başarısızlıktan sonra sadece hasta değil, hekim de yoruluyor. Üç denemeden hasta klinik değiştirmek istediğini söylediğinde saygı duyarım.

Tüp bebekte kaç deneme uygun?

Eğer hastanın yumurta yapısı uygunsa 6 kere denenebilir. Ama 6’dan fazla denenemez mi? Denenir. Hastanın vücudu, maddiyatı açısından zor bir süreç. Normalde üç ay ara vermelerini öneriyoruz. Vücudun kendisini toparlayabilmesi ve psikolojinin düzelmesi açısından önemli.

TEDAVİYİ BIRAKINCA HAMİLE KALDILAR

Sizin için yapılabilecek bir yok diyebilir misiniz?

Bir çifte yüzde yüz şansınız yok demek çok zor. Yeteri kadar iyi döllenmiyorsa 2-3 kere daha denenebilir. Sonra bir yol planı sunmalı. Ancak benim de tanık olduğum mucizeler olmuştur. Tedavi uyguladığımız hastaları yüzde 20’si tedaviyi bıraktıktan sonra hamile kalabiliyorlar.

Başarısız olunca para almak istemiyorum

Varını yoğunu çocuk özlemi uğruna satan insanlar var…

Ne yazık ki. Ortalama 4 – 5 bin YTL para harcıyorlar. Ellerinde ne var, ne yok satıyor, borç alıyorlar. Bazen emekli ikramiyesini buna harcamayı düşünüyor. Şansı varsa tabii ki denemeli.

Ama şansı yoksa, hayatı boyunca çalışıp biriktirdiği ikramiyesini harcamamalı.

Başarısız olanlardan para almak istemiyormuşsunuz

Doğru. Keşke yapabilsem ve tüp bebek tedavisi gören hastalardan başarısız olunduğu zaman para almasam. Ancak bu da maliyetli bir iş. Personel çalıştırıyorsunuz, laboratuvarınız var.


Tüp bebekte ilk adım testler

Tüp bebek tedavisi öncesinde çiftler için bir dizi testler uygulanıyor. İşte erkek ve kadın için istenen testler

Erkekler

Sperm analizi: 2-3 günlük bir perhizden sonra yapılan testte spermlerin hareketliliğine bakılıyor ve en az yüzde 60’ının öne doğru hareketli olmasını isteniyor. Morfoloji yani şekil de değerlendiriliyor. Sperm hacminin çok az ya da çok fazla olması da doğurganlığı etkiliyor.

Kadınlar

Kan testi: Adetin 3. günü yapılan kan testinde östrojen incelenerek yumurta rezervi belirleniyor. Tiroid hormonu TSH ile yumurtlamadan bir hafta sonra 21. günde progesteron hormonuna bakılıyor.

HSG (Rahim filmi): Radyolojik incelemede rahim ağzından içeriye verilen boyanın fallop tüplerinden (yumurtalık kanallarından) geçişi izlenir.

Histeroskopi: İnce fiberoptik bir teleskop ile vajinal yoldan rahim içerisine girilerek tüm anormallikler teşhis edilip ve bu anormallikler cerrahi olarak giderilebiliyor.

Başarıyı etkileyen faktörler

1- Kadının yaşı: Erkek faktörü de dahil 35 yaş altı kadınlarda başarı oranı yüzde 44.2 iken 42 yaş ve üstü kadınlarda yüzde 13’lere kadar düşüyor.

2- Kadının yumurtalık rezervi: Testler sonucu belirleniyor. Sonucu etkiliyor.

3- İnfertilite (kısırlık) nedeni: Başarı şansı, çiftin çocuk sahibi olmasını engelleyen probleme göre farklılık gösteriyor.

4- Uygulama sayısı: Deneyimli merkezlerde ilk dört uygulamadaki başarı şansı her bir uygulama için aynı iken dördüncüden sonrasında başarı ihtimali düşüyor. Ancak deneyimli ellerde gebe kalma ihtimali yüzde 50-60’lara kadar çıkıyor.

Yüzde 2’lik ihtimalin sonucu

ÜNLÜ bir hastanenin ‘çocuğunuz asla olmaz’ diye geri çevirdiği Sibel Tuzcu yılmadı, didindi, dünya güzeli Melissa adlı bir kız çocuğunu dünyaya getirdi. Ancak yaşadığı tecrübeler, anne ve baba olma özlemiyle yanıp tutuşan birçok ailenin etrafında bir araya gelmesi için ışık oldu. Kurduğu site ve dernekle yüzlerce çiftin savaşı kazanmasına aracılık yapıyor. Sibel Tuzcu 7 yıllık bir tedavinin ardından 9 yıl önce tüp bebek yöntemiyle anne olmasını biraz da ‘çok inatçı’ olmasına bağlıyor. Tuzcu, “Bir yıl sonra VKV Amerikan Hastanesi’nde Doç. Dr. Bülent Urman, ‘yüzde 2 şansınız var’ deyince dünyalar benim oldu. O yüzde 2 şans bugün yaşıyor ve 10 yaşında. Bu kadar zorlu bir süreç yaşayınca, hissettiklerimi paylaşayım, başkalarına katkım olsun istedim. www.cocukistiyorum.com isternet sitesi ve ardından derneğimiz Çocuk İstiyorum Derneği (ÇİDER) doğdu” diye konuştu. ÇİDER, infertilite ve tüp bebek tedavisinde uzman doktorlarla Türkiye’yi dolaşıp toplantılar düzenliyor.


11. denemede anneliği tattı

1991 yılında 27 yaşında evlenen Cilt Hastalıkları uzmanı Dr. Emel Özdemir, 1992 yılında Ege Üniversitesi’ne başvurdu. 3 ay içinde hamile kaldı ancak 19 haftalıkken hamileliği sonlandı. Rutin tetkikler, indüksiyonlar, aşılama kâr etmedi. Çikolata kisti (endometriozis) tanısı. Ankara’ya taşınma, burada tüp bebek denemeleri. Bol yumurta, bol transfer, sonuç negatif. Türkiye’nin ilk dondurulmuş blastokist transferi, sonuç negatif.

8. denemenin ardından Prof. Dr. Mustafa Bahçeci’ye başvuran Dr. Emel Özdemir, 39 yaşındayken, 9 denemede hamile kaldı. Bebek kızdı, pembe oda takımları hazırlandı. Ancak 35 haftalık hamileyken, bebek anne karnında ölüyor.

O dönemde dünyanın sanki başına yıkıldığını belirten ama yılmayan Emel Hanım, o süreci şu sözlerle ifade etti:

“3 ay sonra Mustafa Bey’in kapısını tekrar çaldım. Yarım kalan tedaviler, hiç başlanamayan aylar, preimplantasyon genetik tanı sırasında bozulan 8 tane embriyo. Tedavi sırasında karşılaşılabilecek her türlü aksilik sanki benim başıma geliyordu. Deneme sayısı (sadece transferle sonlananlar) 10’u bulmuştu. Yarım kalanları saymadım. 2004 Kasım’da hamile kaldım. 18 Haziran 2005 günü 34 haftalık iken, her şey yolunda olmasına karşın aynı olayın yaşanma olasılığı olduğu için bebeğim sezaryenle alındı. Prematüre olduğu için aynı gün yoğun bakıma yatırıldı. Solunum sıkıntısı vardı. Zorlu geçen ilk 2 ay, sıcak bir yaz, lohusalık depresyonuna teğet geçmeler. Yavaş yavaş, ele gelen sevimli bir bebek ve kendine gelen bir anne…”

Türkan Yılmazer

İlgili Makaleler